THIS LOVE
I was so high I did not recognize
Çok uçmuştum, fark etmedim
The fire burning in her eyes
Gözlerinde yanan ateşi
The chaos that controlled my mind
Zihnimi kontrol eden kaos
Whispered goodbye and she got on a plane
elveda diye fısıldadı ve o uçağa bindi
Never to return again
Asla dönmemek üzere
But always in my heart
Ama hep kalbimde
This love has taken its toll on me
Bu aşk bana çok zarar verdi
She said Goodbye too many times before
daha önce birçok kez elveda dedi
And her heart is breaking in front of me
Ve onun kalbi önümde kırılıyor
I have no choice cause I won't say goodbye anymore
Başka seçeneğim yok çünkü artık elveda demeyeceğim
I tried my best to feed her appetite
onun açlığını giderebilmek için yapabileceğimin en iyisini denedim
Keep her cumming every night
Her gece gelmesini sağladım
So hard to keep her satisfied
Onu tatmin etmek çok zordu
Kept playing love like it was just a game
Aşkı oyun gibi oynamaya devam etti
Pretending to feel the same
Aynı duyguları yaşıyor gibi davranarak
Then turn around and leave again
Sonra sırtını döndü ve yine terketti
I'll fix these broken things
Bu kırık şeyleri tamir edeceğim
air your broken wings
senin kırılan kanatlarını iyileştireceğim
And make sure everything's alright
ve eminim herseyi tastamam yapacağım
My pressure on your hips
bnm baskım kalçalarında
Sinking my fingertips
Parmaklarımın ucunu daldırarak
Into every inch of you
senin her yerine doğru
Cause I know that's what you want me to do
Çünkü biliyorum ki yapmamı istediğin şey bu
SHE WILL BE LOVED
Beauty queen of only eighteen
daha on sekizinde güzellik kraliçesi
She had some trouble with herself
kendisiyle ilgili biraz problemleri vardı
He was always there to help her
o kıza yardım etmek için hep ordaydı
She always belonged to someone else
o her zaman başka birilerine aitti
I drove for miles and miles
miller boyunca gittim
And wound up at your door
ve kapında sona vardım
I've had you so many times but somehow
birçok sefer sana sahiptim ama her nasılsa
I want more
daha fazla istiyorum
I don't mind spending everyday
her günü harcamayı umursamıyorum
Out on your corner in the pouring rain
dışarda senin köşende sağnak yağmurun altında
Look for the girl with the broken smile
kırılmış gülümsemesi olan kızı ara
Ask her if she wants to stay a while
ona bir süre kalmak ister mi diye sor
And she will be loved
ve o seviliyor olacak
She will be loved
o seviliyor olacak
Top on my window knock on my door
penceremde örtü, kapımda tıklama
I want to make you feel beautiful
sana güzel olduğunu hissettirmek istiyorum
I know I tend to get so insecure
biliyorum güvensiz olmaya meyilliyim
It doesn't matter anymore
artık önemli değil
It's not always rainbows and butterflies
her zaman gökkuşağı ve kelebekler yok
It's compromise that moves us along
bizi hareket ettiren fedekarlıktır
My heart is full and my door's always open
kalbim doludur ve kapım hep açıktır
You can come anytime you want
istediğin zaman gelebilirsin
I know where you hide
nereye saklandığını biliyorum
Alone in your car
arabanda tek başınasın
Know all of the things that make you who you are
seni sen yapan her şeyi bil
I know that goodbye means nothing at all
elvedanın hiç bişey ifade etmediğini biliyorum
Comes back and begs me to catch her every time she falls
geri döner ve her düşüşünde onu yakalamam için bana yalvarır
SUNDAY MORNING
Sunday morning rain is falling
~Pazar sabahı yağmur yağıyor
Steal some covers share some skin
~Birkaç battaniye çal birkaç tulum paylaş
Clouds are shrouding us in moments unforgettable
~Bulutlar bizi örtüyor unutulmayan anlarda
You twist to fit the mold that I am in
~İçinde olduğum kalıba sığmak için bükülüyorsun
But things just get so crazy living life gets hard to do
~Ama nesneler çok çılgınlaşıyor hayatı yaşamak zorlaşıyor
And I would gladly hit the road get up and go
~Memnuniyetle yola koyulurdum, kalkar giderdim
If I knew that someday it would lead me back to you
~Eğer o yolun bir gün yine sana çıkacağını bilseydim
That someday it would lead me back to you
~O yolun bir gün yine sana çıkacağını
That may be all I need
~Belki bütün ihtiyaç duyduğum
In darkness she is all I see
~Karanlıkta görebildiğim tek o
Come and rest your bones with me
~Gel ve benimle birlikte kemiklerini dinlendir
Driving slow on Sunday morning
~Pazar sabahı yavaşça araba sürüyorum
And I never want to leave
~Ve hiç ayrılmak istemiyorum
Fingers trace your every outline
~Parmaklar senin tüm hatlarını ortaya çıkartıyor
Paint a picture with my hands
~Ellerimle bir resim yap
Back and forth we sway like branches in a storm
~Geriye ve ileriye sallanıyoruz, fırtınadaki dallar gibi
Change the weather still together when it ends
~Havayı değiştir, bittiğinde halen birlikte olağız
That may be all I need
~Belki bütün ihtiyaç duyduğum bu
In darkness she is all I see
~Karanlıkta görebildiğim tek o
Come and rest your bones with me
~Gel ve benimle birlikte kemiklerini dinlendir
Driving slow on Sunday morning
~Pazar sabahı yavaşça araba sürüyorum
And I never want to leave
~Ve hiç ayrılmak istemiyorum
But things just get so crazy living life gets hard to do
~Ama nesneler çok çılgınlaşıyor hayatı yaşamak zorlaşıyor
Sunday morning rain is falling and I'm calling out to you
~Pazar sabahı yağmur yağıyor ve ben sana sesleniyorum
Singing someday it'll bring me back to you
~Şarkı söylemek bir gün beni sana getirecek
Find a way to bring myself home to you
~Bir yol bul, kendimi evden sana getirmek için
And you may not know
~Ve bilmeyebilirsin
That may be all I need
~Bütün ihtiyaç duyduğum bu olabilir
In darkness she is all I see
~Karanlıkta görebildiğim tek o
Come and rest your bones with me
~Gel ve benimle birlikte kemiklerini dinlendir
Driving slow
~Yavaşça sürerek
SHIVER
You build me up
Beni yarattın
You knock me down
Beni yere serdin
Provoke a smile
Bir gülücüğe neden oldun
And make me frown
Ve kaşlarımı çattırdın
You are the queen of runaround
Sen hilenin kraliçesisin
You know it's true
Biliyorsun bu doğru
You chew me up
Beni çiğnedin
And spit me out
Ve tükürdün
Enjoy the taste I leave in your mouth
Ağzında bıraktığım tadın keyfini çıkar
You look at me
Bana bakıyorsun
I look at you
Sana bakıyorum
Neither of us know what to do
İkimiz de ne yapacağımızı bilmiyoruz
Nakarat:
[ There may not be another way to your heart
Kalbine giden başka bir yol olmayabilir
So I guess I'd better find a new way in
Öyleyse sanırım yeni bir yol bulmalıyım
I shiver when I hear your name
Senin adını duyduğumda ürperiyorum
Think about you but it's not the same
Seni düşünüyorum ama bu aynı şey değil
I won't be satisfied 'till I'm under your skin
Derinin altına girene kadar tatmin olmayacağım ]
Immobilized by the thought of you
Seni düşünmek beni olduğum yere çiviledi
Paralyzed by the sight of you
Görüntün felce uğrattı
Hypnotized by the words you say
Söylediğin kelimeler hipnotize etti
Not true but I believe anyway
Doğru değiller ama ben yine de inanıyorum
So come to bed It's getting late
Yatağa gel, geç oluyor
There's no more time for us to waste
Harcayacağımız daha fazla vaktimiz yok
Remember how my body tastes
Bedenimin tadını hatırla
You feel your heart begin to race
Kalbinin hızlanmaya başladığını hissedeceksin
NOT COMING HOME
when you refuse me
-beni reddettiğinde
you confuse me
-aklımı karıştırıyorsun
what makes you think ı'll let you in again
-seni tekrar içeri alacağımı düşündüren ne?
think again my friend
-arkadaşım tekrar düşün
go on misuse me and abuse me
-beni kötü kullanmaya ve suiistimal etmeye devam et
ı'll come out stronger in the end
-sonunda daha güçlü olarak ortaya çıkacağım
and does it make you sad to find yourself alone
-ve kendini yapayalnız bulmak seni üzer mi?
and does it make you mad to find that ı have grown
-beni olgunlaşmış bir şekilde bulmak seni çılgına çevirir mi?
ı'll bet it hurts so bad
-çok incittiğine dair bahse girerim
to see the strength that ı have shown
-gösterdiğim bu dayanıklılığı görmenin
when you answer the door pick up the phone
-kapıya baktığında, telefonu kaldırdığında
you wont find me cause ı'm not coming home
-beni bulamayacaksın çünkü eve gelmiyorum
you do not know how much this hurts me
-bunun beni ne kadar incittiğini bilmiyorsun
to say these things that ı don't want to say
-söylemek istemediğim bu şeyleri söylemenin
but have to say them anyway
-fakat bunları bir şekilde söylemek zorundayım
ı would do anything to end your suffering
-acını bitirmek için her şeyi yapardım
but you would rather walk away
-fakat çekip gitmeyi tercih ederdin
and does it make you sad to find yourself alone
-ve kendini yapayalnız bulmak seni üzer mi?
and does it make you mad to find that ı have grown
-beni olgunlaşmış bir şekilde bulmak seni çılgına çevirir mi?
ı'll bet it hurts so bad
-çok incittiğine dair bahse girerim
to see the strength that ı have shown
-gösterdiğim bu dayanıklılığı görmenin
when you answer the door pick up the phone
-kapıya baktığında, telefonu kaldırdığında
you wont find me cause ı'm not coming home
-beni bulamayacaksın çünkü eve gelmiyorum
and does it make you sad to find yourself alone
-ve kendini yapayalnız bulmak seni üzer mi?
and does it make you mad to find that ı have grown
-beni olgunlaşmış bir şekilde bulmak seni çılgına çevirir mi?
ı'll bet it hurts so bad
-çok incittiğine dair bahse girerim
to see the strength that ı have shown
-gösterdiğim bu dayanıklılığı görmenin
when you answer the door pick up the phone
kapıya baktığında, telefonu kaldırdığında
you wont find me cause ı'm not coming home
-beni bulamayacaksın çünkü eve gelmiyorum
when you answer the door pick up the phone
-kapıya baktığında, telefonu kaldırdığında
you wont find me cause ı'm not coming home
-beni bulamayacaksın çünkü eve gelmiyorum